Gök-Kavim artık geri dönmüştü. Ama neydi bu Gök-Kavim’in tarihi? Çağ-Han’ı yakından tanıyan eski ustalar dışında onları anımsayan pek az kişi vardı.
Eskiden İlahi taşları ele geçiren Oniki Ordular’ın Lordu Kadim Doğu’yu zalimce yönetirken kavimlerden biri, en yiğidi Gök-Kavim ile başında Hakanlardan biri, en yiğidi Çağ-Han ortaya çıkıp insanlara özgürlüklerini geri vermişti. Ama sonra başlarına gelen felaketle ortaan kaybolan Gök-Kavim’in bu geri dönüşü acaba kavimlere neler getirecekti?
Artık ortada büyük bir ödül vardı. Gök-Kavim Oniki göklerdeki iktidarına ortak edecek savaşçılar arıyordu. Tüm kavimler titreyip silkindi.
Muhteşem Ejder Kavmi asil ve onurluydu. Sonunda zarar görecek bile olsa düşmanına dahi şereflice davranırdı. Onları kadim Ejder Kavmi yapan da bu vasıflarıydı. Oda-Han Kadim Doğu’nun sahip olduğu en cömert ve soylu liderdi. Tüm Güneyli kavimler onun bileğinin gücüne ve adaletine hayran olup onun çatısı altında buluştular.
Azametli Yılan Kavmi kurnaz ve akıllıydı. Kazanmak için her yolu dener, herkesle ittifak yapabilirlerdi. Tüm kavimler içinde siyaset ve savaş taktiğinde onların eline su dökecek kimse yoktu. Set-Han Batının kavimlerinin liderlerini kandırdı ve hepsi onun aklına güvenip güçlerini onunkine kattılar.
Azgın Pars kavmi, yırtıcı, kavgacı ve güçlüydü. Kendi gücüne olan sonsuz inancı hiç de boş değildi. Kadim Doğu’nun en savaşkan kavmi olarak ün yapmış Parslara meydan okumaya cesaret edebilecek kimse yoktu. Rua-Han belki de bileğine en kuvvetli lider olmasına rağmen o bile Gök-Kavim’in karşı konulmaz gücünü görünce müttefik aramaya başladı ve birçok kavim Pars Kavmi’nin kudretli sancağı altına girdi.
Diyarları yeni tehlikeler tehdit ediyordu. Herkesin güçlü ve birlik olması gerekiyordu. Ama asıl tehdit neydi? Kara-Han ve sınırsız kudreti mi, Gök-Kavim’in gizemli oniki Büyük Ustası mı, görülmedik ölçüde kuvvetli canavarlar mı, yoksa her bir kavmin kendi iktidar hırsı mı? Bunu henüz kimse bilmiyordu.